Dağ Bisikleti

Kategori: Doğa Sporları | Şubat 21, 2013
Dağ Bisikleti için yorumlar kapalı

Asfalt gibi düzgün zeminler yerine toprak yol ve patika gibi engebeli arazilerde özel bisikletlerle ve ekipmanla yapılan ve yüksek fiziksel dayanıklılık gerektiren bisiklet sporu dağ bisikleti olarak adlandırılır. Yokuş aşağı, kros, serbest, engel atlama, teknik denemeler, tam engebeli arazi, yol turu, arazi turu, cadde-sokak, gibi alt disiplinlere ayrılır. Yarışlar maraton, oryantiring veya olimpiyat kıstaslarına uyarlanarak da düzenlenmektedir. Ülkemizde özellikle 90’lu yıllardan sonra gelişim gösteren dağ bisikletçiliği özellikle Alanya, Köprülü Kanyon, Likya Yolu ve Kapadokya bölgelerinde çok yaygın olarak yapılmakta olup sözü geçen yörelerdeki arazi şartlarının bu spora uygunluğu yerli yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir.

devamı ›

Kızılkaya (3725m) Batı – Güney Batı Yüzü 28 Ekim 2001, Aladağlar

Kategori: Dağcılık | Şubat 21, 2013
Kızılkaya (3725m) Batı – Güney Batı Yüzü 28 Ekim 2001, Aladağlar için yorumlar kapalı

Vahşi dağın ufacık doruğuna dikilip muhteşem manzarayı hayranlıkla izledim. Civar dağlara doğru görüş mesafesi neredeyse iki yüz kilometreydi. Zor bir tırmanış olmuştu ve daha önümde ondan da zor bir dönüş yolu vardı.

devamı ›

Oryantiring Nedir

Kategori: Orienteering | Şubat 4, 2013

Oryantiring, (İngilizce: Orienteering) önceden bilinmeyen bir arazide, elde o araziyi kapsayan özel olarak hazırlanmış detaylı bir topoğrafik harita ve pusula yardımı ile yön tayini yapmak suretiyle, araziye yerleştirilmiş ve harita üzerinde de gösterilmiş olan hedeflerin başlangıç noktasından itibaren tamamının  haritada belirtilen sırayla mümkün olan en kısa sürede bulunarak bitiş noktasına varılması amacını taşıyan, fiziksel ve zihinsel beceriye dayalı spora verilen addır.

devamı ›

Sarı Kayaklar ve Sessiz Dağlar

Kategori: Kayak | Mart 20, 2012
Sarı Kayaklar ve Sessiz Dağlar için yorumlar kapalı

Tur kayağı ile iki yıl önce tanıştım ve de tanışmakta çok geç kaldığımı düşündüm. Tur kayağı ile tanışmama vesile olan, onlardan ödünç aldığım kayaklarıma fok derilerini takarken popomun fotoğrafını çeken ya da “bugün kaç ağaç devirdin Tolga” diye alay edip kahkalara boğulan ilginç Fransızlara rağmen yılmadım. Her gün sabah Arpalık Yaylası’na çıkıp inerek kendimi geliştirmeye çalıştım. Karşılarına çıkıp onlarla Emler’e tırmanmak istediğimi söylediğimde benimle yine dalga geçtiler. Moralimi bozmadım, aksine daha da hırslandım. “Bir gün ben de en yüksek ve en dik zirvelere bu kayaklarla erişeceğim” dedim kendi kendime. Aynı yıl, kayakla bir çok yedi ve sekizbinlik tırmanışları olan Avusturyalı bir gurupla tanıştım. Bu guruptan bir çiftin benim kayak öğrenmeye olan ilgimi ve çabamı görüp, “Bizim evde eski ama iş görür bir çift kayak ve tur ayakkabıları var sana versek ister misin?” demeleriyle dünyam değişti. Ne yazık ki kayaklar elime çok geç ulaştı, ancak beklemek zorunda kaldığım uzun sürenin acısını çıkartmaya kararlıydım. 2006 yılına hızlı girdik. Ocak’ta Erciyes’te 2900 metreye Derya (Duman) ile yirmi beş kg’lık kamp yükünü kayakla rahatlıkla çıkartıp geri indik. Yıllar yılı derin karda bata çıka tırmanmaya çalıştığımız, her adımın sanki ayrı bir işkence olduğu etkinlikler geldi aklımıza. Bir kaç günümüzü de telesiyejle kayak yaparak geçirdik. Doğrusu ezilmemiş dik eğimlerde kaydıktan sonra telesiyejin güdük pistleri benim gibi bir acemiye bile hikaye geldi. Ankara’da Mire Dağı’na tırmanış ve inişte Ertuğrul (Melikoğlu) Abi bize sık çalıların arasından değişken eğimde nasıl slalom(!) yapılabileceğini gösterdi. Her iki dönüşte bir kendimizi yerde buluyorduk ama olsun, bir de çalı kayağı tecrübemiz olmuştu böylece. Arkasından Aladağlar’da çeşitli deneme ve alışma çıkışları yaptım. Ancak hala zihnimde dik eğimlerden hiç inemeyecekmişim gibi bir çekince vardı. Cesaretimi toparlayabilmek için sanki birisinin beni yamaçtan aşağı iteklemesini bekliyordum.

devamı ›

Soğuk Üçgen, ODTÜ SAT Eymir Gölü Buzaltı Dalışı

Kategori: Sualtı | Ocak 13, 2002
Eymir Gölü Buzaltı Dalışı

Buzaltında on dakika. Günler süren hazırlık ve emek sonucu yaşanan sadece on dakikalık heyecanlı bir dalış süreci…

Sanırım bu durum dalgıçlığın ne kadar zahmetli bir spor olduğunu kanıtlar niteliktedir. Ben de o kısa ama tarif edilmez keyifin” tutkunlarından biriyim.

devamı ›